DİĞER
"Sahaflar Kitabı, tanıdığım, dost olduğum sahaflarla yapılan sohbetler ve Bayezit’teki eski Sahaflar Çarşısı ile ilgili anıların toplandığı bir yapıt. Okurken bütün ömrüm gözümün önünden geçti, özellikle eski “Sahaflar Çarşısı” ile ilgili hatıralarım canlandı. Eski kitaplar ve eski 'mecânin-i kütüp' dostlar kafamda bir bir canlandı ve uzun süre bu hatıralarla baş başa kaldım.”
"Güvercinler Gittiğinde’nin bir 'aşk romanı' olduğu kadar, bir bildungsroman olarak da okunabileceğini, çünkü bir olgunlaşma sürecini anlattığını savunmak istiyorum: Natalia adlı başkişinin önce 'Colometa' olup sonra da bunu tam yitirmeksizin (yadsımaksızın) yeniden ve daha yüksek bir düzeyde “Natalia” haline gelme süreci. Demek tam bir aufhebung, Hegel’in ünlü terimiyle."
"Bir meseleler geçidi, listesi ya da yığma roman değil Kozalak. Bilakis, bunlar üzerine düşünen, okuyan, araştıran bir yazarın düşündüğü, beraber düşünmeye, öğrenmeye davet ettiği bir roman izlenimi uyandırıyor okurda. Poz kesmiyor. Temsile, sözcülüğe soyunmuyor."
“Erkek egemenliğinin yapıları çok sağlamdır zaten, o yüzden feminist mücadele bu kadar zorludur. Öte yandan feminizmin yapabildiklerini görünce, surda gedik(ler) açmanın zevkine varabilirsiniz! İradenin iyimserliği bu değilse nedir?”
"Aslında çok açıkça, bir kente gidememenin hikâyesini yazmayı istiyordum. Kısmen fiziki, kısmen duygusal engellerle bir kente gidememek kadar, diyelim, yıkıcı tüm işaretlere ve hafızaya rağmen o kente gitmekten geri duramamak ya da gitmeye mecbur olmak, birbirine denk bir şiddeti içeriyor. Bir başka yaklaşımla da, mekânın kendisini bir hafıza mekânına dönüştürmek; kenti, mahalleyi ya da evi… Ve orada yaşamayı sürdürmek."
“Bir balığı yaşatmak için akvaryum. Bir bitkiyi yaşatmak için sera. Peki bir bahçeyi yaşatmak için?”
“Kuyudaki Taş, asıl niyetini belli etmeden izleyenleri deliliğin içine bırakıveriyor. Sinema ve kültür tarihine, deliliğin/akıllılığın sınırlarına, bunları ayrıştırma çabasına bıyık altından gülen bir belgesel katılmış oldu böylece.”
"Deneysel metinleri okumak bana hem edebi olarak keyif veriyor hem de düşünme biçimimi zenginleştiriyor. Hele de bugün, yazının anlamı bu kadar değişmişken, yani matbu olmanın ötesinde, dijital mecrada da yazı kendine ciddi bir alan bulmuşken neden denenmesin ki? Ama burada başka bir problem var. Deneysellik içerisinde hikâyenin kendisini kaybetmek..."
Şehrin Göbeğini Bulamıyorum!, Galiba Hışırdıyorum! ve Topur’daki Dünya gibi çocuk kitaplarının yazarı Sema Aslan, yetişkinlerin daha fazla çocuk kitabı okuması, çocukların da yetişkinlerin kitap raflarında dolaşabilmesi gerektiği kanısında...
Peki ama neden gidiliyor “bu ülke”den? “Yeni ülke”, yeni bir hayat mı demek sahiden? Bahar Çuhadar Yeni Ülke Yeni Hayat kitabını İlksen Mavituna'ya anlattı...
Kültür-sanat gazetecileri, mesleklerinin durumunu, kültürel iktidar tartışmasını, ve varsa eğer çıkış yolunu anlatıyorlar...
Nohut Oda; izlek, anlatım ve dil bakımından diğer iki kitaptan çok farklı olmasa da Kesmez'in bu sefer dil konusunda daha tutarlı olduğunu ve kurgu hatalarını en aza indirdiğini söylemek mümkün...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.